Filistin’de bazı kesimlerin Erdoğan hayranlığı hayal kırıklığına dönüştü
Özet: 7 Ekim öncesinde İsrail'e karşı sert söylemleri ile Filistin’de geniş kesimlerin sevgisini kazanan Erdoğan, savaşın patlak vermesinden sonra yetersiz destek verdiği gerekçesiyle pek çok Filistinli tarafından eleştiriliyor.
EL HALİL — Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Temmuz 2016'da düzenlenen kanlı darbe girişimi sırasında Gazze ve Batı Şeria'da yüzlerce Filistinli protesto için sokaklara döküldü, darbe başarısız olunca da en sevdikleri Müslüman liderle dayanışma göstermek için kutlamalar yaptılar.
Erdoğan'ın Filistin davasına verdiği sarsılmaz destek, 2009’da İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu’nda katıldığı bir oturumda İsrail'in Gazze'ye saldırısı nedeniyle dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e çıkışması ile hafızalara kazınmış ve onu dünya genelindeki mütedeyyin Müslümanlar nezdinde kahraman konumuna yükseltmişti.
Türkiye'nin ilk İslamcı cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın sevgiyle çerçevelenmiş resimleri, Doğu Kudüs'teki marketlerden Gazze'deki özel konutlara kadar her yerde asılır oldu. Yeni doğan bebeklere onun adı verildi. Öyle ki Erdoğan'ın Filistinliler arasındaki popülaritesi Türkiye’deki halk desteğinin üzerine çıktı.
Ancak Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırmasının ardından Gazze'de patlak veren savaşla birlikte bu hava çarpıcı bir şekilde değişmiş durumda. Posterler ortadan kaybolmuş, hayal kırıklığı çökmüş.
Batı Şeria'da halkla ilişkiler danışmanı olan Abdüsselam Ebu Halef, Filistin’in 400 yıldan fazla Osmanlı idaresinde kaldığını anımsatarak, “Eskiden Erdoğan en iyisi diye düşünürdüm. Halk burada onu severdi. Filistinliler Osmanlı zamanından beri Türkiye'yi baba devlet olarak görüyor. Erdoğan'ı da dünyanın her yerinde Filistin'i destekleyebilecek biri olarak gördüler” diye konuştu. Türkiye'de Mayıs 2023'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Filistinlilerin “telefonlarına yapışmış vaziyette sonuçları beklediğini ve onun kazanması için dua ettiğini” anlatan Halef, “Şimdi onun gerçek yüzünü görüyoruz” dedi.
El Halil'de bir giyim mağazasında tezgâhtar olan Cumana Naça da “Türkiye için iyi şeyler yaptı. Bizim için, Müslümanlar için iyi şeyler yaptı” diyerek Erdoğan'ın İslamcı karşıtı Türk ordusunun etkisini kırdığına, devlet daireleri ve okullarda uygulanan başörtüsü yasağı dâhil dindarlığın açıkça ifadesini sınırlayan bazı yasakları kaldırdığına dikkat çekti. “Atatürk’ü bitirmişti” ifadesini kullanan Naça, “Bugün onun benim için bittiğini söyleyebilirim” dedi.
Aynı görüşte olan mağaza sahibi İslam Hirbavi, “7 Ekim öncesinde pek çok Filistinli ona bayılıyordu. Ancak İsrail'in saldırılarından sonra çok uzun zaman sessiz kaldı” diye konuştu.
Gerçekten de çatışmanın ilk günlerinde Erdoğan İsrail’e yönelik sert söylemlerinden kaçınarak Türkiye'nin Batılı ortaklarını rahatlattı ve Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk yapmayı önerdi. “Tarafları itidalle hareket etmeye, gerilimi tırmandıracak fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz” diyen Erdoğan, 10 Ekim’de Hamas’a rehineleri serbest bırakma çağrısında bulundu. Hamas’ın korkunç eylemlerine dair görüntüler ortaya çıkmaya başlayınca Türkiye’de bulunan Hamas lideri İsmail Haniye’den ülkeyi terk etmesi istendiği öne sürüldü. Türk yetkililerden yalanlama gelse de iddialar devam etti.
İsrail’in Gazze'yi vurmaya başlaması, öldürülen kadın ve çocuk sayısının giderek artması da Erdoğan’ın temkinli duruşunu değiştirmedi. Bu durum, ciddi ekonomik sıkıntılar yaşayan Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini onarma çabasına bağlandı.
Türkiye’nin giderek yalnızlaşmasına neden olan uzun bir gerilim döneminden sonra başlayan bu çabalar, İsrail ile diplomatik ilişkilerin yeniden büyükelçi seviyesine çıkarılmasını da içeriyordu. Ekonomik ilişkiler ise hiç zarar görmemiş, hatta ilerlemişti.
Erdoğan, 7 Ekim'den birkaç hafta önce, uzun zamandır husumetli olduğu İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında ilk kez bir araya geldi. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yılını Kudüs'teki El Aksa camiinde namaz kılarak kutlayacaktı. Netanyahu da Ankara'ya gelecekti. Bu arada, Türkiye'de uzun zamandır ağırlanan bazı Müslüman Kardeşler ve Hamas mensuplarına sessizce ülkeyi terk etmeleri söyleniyordu.
Ancak Gazze'deki ölü sayısı arttıkça bu dengeyi sürdürmek zorlaştı. 17 Ekim'de Gazze'deki El Ehli Hastanesi’nde meydana gelen ve çok sayıda sivilin ölümüyle sonuçlanan roket patlamasının ardından Türkiye üç günlük yas ilan etti. 25 Ekim'de ise Erdoğan TBMM’de İsrail ziyaretini iptal ettiğini duyurdu. İsrail’in Batı'dan aldığı destekle savaş suçları işlediğini belirten Erdoğan, Hamas'ın “bir terör örgütü değil, topraklarını savunmaya çalışan bir kurtuluş ve mücahitler grubu” olduğunu söyledi. 4 Kasım'da İsrail'in Türkiye’deki büyükelçisini istişareler için geri çağırmasının ardından Ankara da Tel Aviv'deki büyükelçisini geri çektiğini açıkladı.
O güne kadar Gazze ve Batı Şeria'daki İsrail saldırılarında yaklaşık 10 bin Filistinli hayatını kaybetmişti.
El Halil'de Al-Monitor’a konuşan Filistinli mühendis Favaz Receb, “İş işten geçmişti. Türkiye İsrail'le diplomatik, ticari, her türlü ilişkisini hemen kesmeliydi. İsrail'e savaş ilan etmeliydi” dedi.
Küresel bir İslamcı Selefi hareket olan Hizb-ut Tahrir’e üye olan Mustafa Şakir de şöyle konuştu: “Müslüman orduları din kardeşlerini korumak için harekete geçmeli. Ben Erdoğan'ın yerinde olsaydım ordumu İsrail devletine karşı harekete geçirirdim. İktidarda olanlardan beklediğimiz bu.”
Halef'e göre Filistinlilerin Erdoğan'dan beklentilerinin gerçeklikle bağdaşmayacak kadar yüksek olması, ona ne kadar güvendiklerinin göstergesi. Sosyal medyada dolaşıma sokulan ve İsrail'in Gazze'ye saldırması hâlinde Erdoğan'ın askeri karşılık vermeye söz verdiğini iddia eden sahte videolara da pek çok kişi inanmış olabilir.
Tüm bunlar olurken açık kaynaklardan araştırma yapan Metin Cihan, Türkiye-İsrail ticaretinin boyutunu gösteren veriler paylaşmaya başladı. İkili ticaret 2022 yılında 9,5 milyar dolara ulaşmış ve büyük ölçüde Türkiye'nin lehine gerçekleşmişti. Cihan, yine açık kaynaklara dayanarak, Erdoğan'ın küçük oğlu Bilal'e ait bir geminin de İsrail’e mal taşıdığını ortaya çıkardı.
Kendisini ihanete uğramış hisseden sadece Filistinliler değildi. Türk polisinin, aralarında başörtülü kadınların da bulunduğu İsrail karşıtı göstericilere saldırıp darp ettiği görüntüler, Erdoğan'ın mütedeyyin tabanında şok etkisi yarattı. Pek çok insan, öfkesini, küçük bir İslamcı parti olan Yeni Refah'a kayarak gösterdi. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde Erdoğan'ın Gazze politikasını yerden yere vuran Yeni Refah Partisi, oy oranını iki katından fazla artırdı ve bunu büyük ölçüde Erdoğan’ın tabanından gelen oylarla sağladı.
Ankara merkezli araştırma şirketi Metropoll'ün kurucusu Özer Sencar Al-Monitor'a yaptığı değerlendirmede “Erdoğan'dan [Yeni Refah lideri Fatih] Erbakan'a kayışta Gazze önemli bir etken oldu” dedi. Sencar'a göre Erdoğan'a destek, iktidara geldiği 2003'ten bu yana en düşük seviyede.
Erdoğan’ın yakın çevresinin de mesajı aldığı anlaşılıyor. İçeriden kaynaklar, kendisi de bir Gazze savunucusu olan eşi Emine ve büyük kızı Esra’nın Erdoğan’a “Seçimleri Gazze nedeniyle kaybettik” dediğini iddia ediyor. Kaynaklara göre Erdoğan’ı, ABD Başkanı Joe Biden ile uzun zamandır beklediği görüşmeyi iptal etmeye ikna eden de bu ikili oldu. Beyaz Saray'daki görüşmenin 9 Mayıs'ta yapılması bekleniyordu.
Baskı artınca Türkiye nisan ayında demir çelik ürünleri, jet yakıtı, inşaat ekipmanları, makineler, çimento, granit, tuğla, kimyasallar ve böcek ilacı gibi 54 ürünün İsrail'e satışını kısıtladığını duyurdu.
Erdoğan söylemini giderek sertleştirdi ve Hamas liderleri Halid Meşal ve İsmail Haniye'yi yeniden ağırladı. 2 Mayıs'a gelindiğinde Türkiye, Gazze'deki savaş sona erene ve bölgeye engelsiz bir yardım akışı sağlanana kadar İsrail'le tüm ticareti durdurduğunu açıkladı. İsrail’in Türk inşaat malzemelerine bağımlılığı oldukça fazlaydı. Ancak Reuters’e konuşan ticaret yetkililerinin beklentisi, Yunanistan, İtalya ve başka ülkelerin “boşluğu doldurmaya istekli olacağı” şeklindeydi. İsrail Maliye Bakanlığı’nın baş ekonomisti Shmuel Abramzon ajansa yaptığı açıklamada, “Türkiye İsrail'in önemli bir ticaret ortağı ancak biz bir tek Türkiye'ye bel bağlamıyoruz” diye konuştu.
Cuma günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına Türkiye’nin müdahil olma başvurusunun haziranda yapılmasını beklediğini söyledi. Yine cuma günü, kendisine “Direniş Çadırı” adını veren ve “İsrail'le tüm bağlar koparılana kadar sokaklarda kalacağını” belirten bir aktivist grubu, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR'ın İstanbul'daki merkezi önünde toplandı ve “Gazze’de on binlerce insan katledilirken Siyonist uçaklara” yakıt sağlamaya devam ettiği gerekçesiyle şirketi protesto etti.
Azerbaycan’ın, Gürcistan üzerinden Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki ihracat terminallerine uzanan bir boru hattı aracılığıyla İsrail'in petrol ihtiyacının yüzde 40'ını karşıladığı tahmin ediliyor. Ankara şu ana dek bu akışı durdurma çağrılarını kulak ardı etti. Böylesi bir adımın İsrail’e etkisi, Türkiye'nin şu ana kadar attığı adımların etkisinden çok daha büyük olur.
Bu hafta içinde İstanbul'daki İsrail ve ABD konsoloslukları önünde de Kahrolsun İsrail” diye slogan atan kalabalıklar toplandı. İsrail temsilciliğine havai fişek atıldı.
Erdoğan'ın tutumu kimi Arap yorumcular için şaşırtıcı olmamış. Liberal Suriyeli yorumcu Eymen Abdül Nur, “Erdoğan son 20 yılda defalarca pozisyon değiştirdi” diyor.
Askeri darbeyle devrilen merhum Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ateşli bir savunucusu olan Erdoğan, Mursi’yi alaşağı eden Abdül Fettah El Sisi ile öpüşüp barışmış durumda.
Benzer şekilde, Erdoğan, Suriye lideri Beşar Esad'ı devirmeye çalışan Sünni isyancıları silahlandırıp barındırdıktan sonra Esad’la ilişkilerini düzeltmeye çalıştı ve Türkiye’deki seçmenlere milyonlarca Suriyeli sığınmacıyı geri göndereceğini söyledi.
Al-Monitor'a konuşan Nur, “Erdoğan Filistin kartını ve Müslüman Kardeşler kartını kendi yararı için kullanmaya hazır. İnsanlar artık onun gerçek siyasetinin kendisini iktidarda tutmak olduğunu görüyor” dedi.
El Halil, Hamas'a güçlü destek veren bir kale ve yakın zamana kadar Erdoğan'a desteğin de kalesiydi. Kentte dolaşırken yanımızdan Türk bayraklı tişörtler giyen bisikletçi gençler geçiyor. İsimlerinde “İstanbul Tarzı” ya da sadece “Türk” gibi ibareler olan dükkanlar ana caddede sıralanıyor.
Herkes Erdoğan'ı bu kadar sert yargılamıyor. Tarık Aziz Şukair, yerel itfaiyeye sağlanan destek dâhil olmak üzere çeşitli projeler için Türkiye'den eğitim ve finansman alan El Halil Belediyesi'nin mühendislik müdürü. Al-Monitor'a konuşan Şukair, “Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan gibi başka yerlerdeki Müslüman liderlere baktığınızda Erdoğan hâlâ Filistin halkı için en iyilerden biri. Ondan beklediklerimizin asgarisini yaptı ama yine de yaptı. Diğerleri ne yaptı?” diye soruyor.
Tanınmış Filistinli yorumcu Halil Assali aynı görüşte. Assali’nin değerlendirmesi şöyle: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve genel olarak Türklerin Gazze ve Filistinliler için yaptıkları, tüm Arap ülkelerin yaptıklarının toplamından çok daha fazla. Filistinliler kendi beklentileri ile Türkiye'nin tepkisi örtüşmedi diye öfkeli ama Türkiye onların nezdinde hâlâ yüksek bir konumda. Halkın Erdoğan'a sevgisi bazı sözde Filistin liderlerinin halk desteğinin fazlasıyla üzerinde.”
Giyim mağazasına geri dönersek dükkân sahibi Hirbavi, Türkiye'nin genel ticaret yasağına rağmen Türkiye'den mal ithal etmeye devam ettiğini belirterek, “On gün önce [11 Mayıs'ta] İstanbul'daki tedarikçimden 20 koli eşarp sipariş ettim. Koliler Hayfa limanına geldi. Erdoğan kendi menfaati, ülkesinin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapıyor” dedi.