Ana içeriğe atla

Trump'tan İsrail'e: Batı Şeria'nın ilhakı ABD desteğini kaybettirir

ABD Başkanı Donald Trump Batı Şeria’nın ilhakına ilişkin “Böyle bir şey olmayacak” diyor.

US President Donald Trump looks on during a press conference in the Oval Office of the White House, on Oct. 15, 2025, in Washington
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da Oval Ofis’te düzenlediği basın toplantısında, 15 Ekim 2025 — Kevin Dietsch/Getty Images

WASHINGTON — ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in Batı Şeria'nın ilhakında ısrar etmesi hâlinde ABD'nin desteğini kaybedeceği konusunda açıkça uyarıda bulundu.

Trump, Time dergisine 15 Ekim'de verdiği ve 23 Ekim’de yayımlanan röportajda ilhak konusunda “Böyle bir şey olmayacak” dedi.

Başkan şöyle konuştu: "Böyle bir şey olmayacak çünkü Arap ülkelerine söz verdim. Ve şimdi böyle bir şey yapamazsınız. Arap ülkelerinden büyük destek gördük. Böyle bir şey olmayacak çünkü Arap ülkelerine söz verdim. Böyle bir şey olmayacak. Böyle bir şey olursa İsrail ABD'nin tüm desteğini kaybeder." 

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Filistin devletinin kurulmasına ısrarla karşı çıkıyor. Geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bir dizi Batılı hükümetin Filistin’i devlet olarak tanıması üzerine Netanyahu ve sağcı koalisyon ortaklarının, 3 milyon civarında Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria'nın en azından bir kısmını ilhak etme seçeneğini ele aldıkları bildiriliyor.

Trump BM zirvesinde Arap liderlere yaptığı özel görüşmede İsrail'in Batı Şeria’yı ilhak etmesine müsaade etmeyeceğine dair güvence verdi. 2020 yılında Trump'ın arabuluculuğu ile İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Birleşik Arap Emirlikleri, ilhakı “kırmızı çizgi” olarak tanımlıyor.

İsrail parlamentosu Knesset 22 Ekim’de İsrail kanunlarını Batı Şeria'da geçerli kılan bir tasarıya ön onay verdi. Yerleşimcilerin kurduğu önemli bir kentin ilhakını öngören ayrı bir tasarı da parlamentodan destek aldı. Oylamalar yapılırken ABD Başkan Yardımcısı JD Vance İsrail’deydi ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi pekiştirmek için İsrailli liderlerle görüşmeler yapıyordu.

Vance İsrail ziyaretini tamamlarken şöyle konuştu: “Eğer bu siyasi bir numara ise aptalca bir numaraydı ve ben bunu biraz hakaret olarak algılıyorum. (…) Trump yönetiminin politikası, Batı Şeria'nın İsrail tarafından ilhak edilmeyeceği şeklindedir.” 

Netanyahu, Trump yönetiminin tepkisinden çekindiği için ilhak tasarısına karşı çıktı ve başında bulunduğu Likud partisinden biri hariç tüm vekiller oturumu boykot etti. Tasarı 24'e karşı 25 oyla ön oylamayı kıl payı geçti. Ancak 120 sandalyeli Knesset genel kurulunda çoğunluğun desteğini sağlayıp sağlayamayacağı belli değil. 

23 Ekim’de Kudüs'te basın toplantısında konuşan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, oylamayı, Vance'in ziyareti sırasında “hükümeti zor durumda bırakmaya çalışan muhalefetin siyasi hamlesi” olarak tanımladı.

Zamanlama, Mart 2010’da dönemin Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın İsrail'e yaptığı ziyareti anımsattı. Biden'ın gelişinden daha 24 saat geçmeden Netanyahu'nun sağcı içişleri bakanı, ihtilaflı Doğu Kudüs'te Yahudiler için 1600 yeni konut inşa etme planını açıklamıştı ve görüldüğü kadarıyla Başbakan’ın buna desteği yoktu. 2010’da yerleşimleri genişletme planı hükümetin bir bakanı tarafından açıklanırken bu defa muhalefet partileri harekete geçti. Ancak yorumculara göre her ikisinin de amacı Netanyahu'yu zor durumda bırakmaktı.

Uluslararası Politika Merkezi'nin başkan yardımcısı Matt Duss, “Knesset'teki oylama sembolik olabilir ancak Filistinli toplulukların bölgeden çıkarılması ve yerleşimlerin hızla genişlemesi hiç de sembolik değil” diye konuştu.

Netanyahu hükümeti son senelerde Batı Şeria'daki yerleşimleri genişletmeye hız verdi. Çoğu ülke bu durumu gayrimeşru olarak görüyor, Filistinliler de devletleşme çabalarının baltalandığını söylüyorlar. İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'da bugün neredeyse 500 bin yerleşimci yaşıyor.

Uluslararası baskıya rağmen Netanyahu geçtiğimiz ay tartışmalı E1 yerleşim projesine onay verdi. İnşaat faaliyetlerinin uzun zamandır dondurulmuş olduğu E1 bölgesinde 3 bin 400'den fazla yeni yerleşim biriminin yapılması, Batı Şeria'yı fiilen ikiye bölecek ve Filistinlilerin devlet kurma umuduna yeni bir darbe indirecek.

23 Ekim’de Kudüs'te Netanyahu ile görüşmesi beklenen ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, son ilhak girişimini Trump'ın Gazze’deki barış planı için “potansiyel tehdit” olarak nitelendirdi. Söz konusu plan geçtiğimiz hafta rehine-tutuklu takası ve Gazze’deki İsrail askerlerinin geri çekilmesi ile başlamıştı.

İsrail'e uçmadan önce Maryland’deki Andrews Üssü’nde gazetecilere konuşan Rubio, “Onlar bir demokrasi. Oylarını kullanacaklar. İnsanlar bu pozisyonları alacak. Ancak şu anda bu bizim özellikle istemediğimiz bir şey. Bunun ters tepebileceğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner ile Orta Doğu Temsilcisi Steve Witkoff da bu hafta İsrail'e giderek ABD arabuluculuğunda sağlanan ateşkese destek verdiler. Hamas ve İsrail birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor. Witkoff ve Kushner, Hamas'ın silahsızlandırılması, bir geçiş yönetiminin kurulması ve İsrail ordusunun halen kontrol ettiği Gazze'nin geri kalan yarısından da çekilmesini içeren ateşkesin ikinci ve daha zor aşaması için çalışıyorlar.

Trump yönetiminin ilhakı alenen reddetmesi, İbrahim Anlaşmaları'nı Suudi Arabistan'ı da kapsayacak şekilde genişletme çabasıyla örtüşüyor. Önümüzdeki ay Washington'a gitmesi beklenen Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, İsrail ile normalleşmeyi, Gazze savaşının sona ermesi ve Filistin devletinin kurulmasına yönelik adımlar atılması gibi koşullara bağlamış durumda.

Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, Suudi-İsrail ilişkilerinin normalleşmesine yönelik bir anlaşmaya yıl sonuna kadar varılabileceğini belirterek anlaşmayı “çok yakın” diye tanımladı.

Related Topics